Friday, February 27, 2009

“ÖZÜRLÜ AYDINLAR”IN HOCALI SOYKIRIMI KONUSUNDAKİ SUSKUNLUĞU!

Prof. Dr. Özer Ozankaya


Kendilerine “Türkiyeli Aydınlar” adını veren ve Türk Ulusu adına Ermeni Ulusundan özür dilemeye yetkili sayanları kendi kendileriyle tutarlılığa çağırmak üzere onlara şu soruyu yöneltmek istiyorum:

“Ermenistan ordusunun 26 Şubat 1992 günü, Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan 613 Azeri Türkünü en ağır işkenceler uygulayarak katletmelerinin ve hâlâ bu Azerbaycan toprağında devam eden işgalciliklerinin 17 yıldönümünde söyleyeceğiniz hiç bir şey yok mudur?

1915 ve sonraki I. Dünya Savaşı yıllarının acı olayları da özünde Hocalı Katliamı niteliğinde olduğu için mi susuyorsunuz?

Üstelik öldürülen Türkler, sırf Türk oldukları için, yani savaşan asker, çeteci vb. değil, sivil halk olarak öldürüldükleri halde, bu kıyımlara karşı duyarsız kalmak, Türk’ü insan yerine koymamak anlamına geleceğini görmüyor musunuz?

Bu tutumunuzla barış ve insan haklarına dayalı bir uluslararası düzenin kurulmasına hizmet ettiğiniz söylenebilir mi?”

Tuesday, February 17, 2009

Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII ...simdi elektronik olarak erisilebilir...

Ermeni Iddalarina cevaplar ve belgeler simdi tsk sanal arsivinde...

Ermeni iddalarina karsi Genel Kurmaya bagli Arsiv mudurlugu(ATASE)ciltler halinde Ingilizce ve Turkce kitaplar hazirlamis ve bunlara PDF olarak erisebilecegimizi belirtiyorlar; PDF lere erismek icin =>>
www.tsk.mil.tr
Tarihden kesitler, Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII Cok yakinda da Pontos iddalari tamamlanamak uzere oldugu aciklanmakta....Hazirlanan Ingilizce / Turkce kitaplari Avustralya'daki Turkler icin Turk kutuphanlerine(!) ve Avustralyali parlementerlerin adreslerine gonderilmek uzere oldukca acele bir sekilde addres/ler istenmekte
Bu konuda yardim etmek isteyen arkadaslarin bir an once adreslerini belirtmeleri ve temasa gecmeleri beklenmekte.

Friday, February 6, 2009

UNUTULAN ARSIVLER

1919 - 2007

http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-0.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-1.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1937.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1937-1942.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1943-1945.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1946-1950.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1950-1955.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1955-1960.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1960-1961.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1961-1964.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1964-1966.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1966-1971.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1971-1973.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1973-1975.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1975-1978.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1978-1980.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1980-1982.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1982-1984.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1984-1988.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1989-1993.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1993-1997.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1997-1999.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1999-2002.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2003-2006.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2006-2007.pdf

Tuesday, February 3, 2009

ERMENİLERİN ŞEHİT ETTİĞİ DİPLOMATLARIN ANISINA TERTİPLENEN KONFERANS ...
Sevgili okuyucular,Eraren.org sitesinde yer alan bir habere göre, İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu, yakın tarihte Ermeni teröristler tarafından katledilen şehit Türk diplomatları anısına London School of Economics' te bir konferans düzenlemiş.

30 Ocak 2009 tarihinde yapılan ama henüz yapılan konuşmaları-açıklamaları henüz öğrenemediğimiz konferansta, Prof. Jeremy Salt ve araştırmacı yazar Şükrü Server Aya birer konuşma yapmışlar. Şükrü Server, konuyla ilgili yazdığı ' Genocide of Truth - Gerçeğin Soykırımı ’ ve ‘ Soykırım Tacirleri ve Gerçekler ' adlı kitaplarından bilgiler aktaracak ayrıca sözde Ermeni soykırımı iddialarının gerçeği yansıtmadığından bahsedecekti.

Ortadoğu tarihi ve politikaları konusunda uzman olan Prof Jeremy Salt ise konferansta ' Ermeni Sorunu'nun 1878-1918 yılları dönemini yeniden değerlendirecekti. " Emperyalizm, Evangalizm ve Osmanlı Ermenileri 1878-1896 " kitabının yazarı Prof.Salt konferans öncesi şu açıklamayı yapmıştı: " Birinci Dünya Savaşı sırasında 4 milyona yakın sivil Osmanlı vatandaşı öldü. Müslüman olsun Hıristiyan olsun, ölüm nedenleri katliam, açlık ve hastalık gibi hepsi için aynıydı ama nedense Hıristiyan ölümleri özellikle de Ermeni kayıpları batı dünyasında tarihi, politik ve kültürel alanda geniş olarak işlenirken aradan bir 100 yıl geçmiş olmasına rağmen Türklerin, Müslümanların kayıpları halen araştırılmamış ve görmezden gelinmiştir.

Gecikmeli de olsa bu konuları yeniden ele almalı ve tarihi gerçekler ışığında 'Ermeni Sorunu'nu yeniden değerlendirmeliyiz." İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu yöneticileri de yaptıkları açıklamada, 1973 ile 1985 tarihleri arasında Ermeni terör örgütleri tarafından hedef seçilerek 21 ülkede gerçekleşen 110 silahlı saldırıda 34 diplomatımız ile sekiz yakını ve dört yabancının hayatını kaybettiğini belirttiler. .................

AVUSTRALYA’DA DA YAPILMALI

Hepimizin bildiği gibi son yıllarda bir avuç Türkiye-Türk düşmanı, daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi özellikle siyasiler ve yazarlar, gazeteciler arasında sinsi bir propaganda faaliyeti yapmakta, Türklerin Ermenileri, Pontuslu Rumları, Kıbrıslı Rumları, Süryanileri ve Kürtleri katlettiğini iddia ediyorlar.

Bu yalancılara-sahtekârlara inanan bazı saf siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler de bu iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmadan savunmaktalar!..Bu ülkede çok sayıda sivil toplum örgütlerimiz, aydınlarımız, akademisyen ve gazetecilerimiz var. Bunlar biraz şu nazik popolarını oturdukları koltuklardan kaldırsalar da İngiltere’deki Türk Dernekleri ve Federasyonu-konseyi gibi bu iftiraların gerçek olmadığını anlatmak için bazı toplantılar, konferanslar, paneller düzenleseler... Be bu yalanları savunan insanlara doğruları anlatsalar ne kaybederler ?.. Böyle bir teşebbüse hiçşüphem yokki, Türkiye’nin Avustralya’daki resmi temsilcileri olan ; Büyük Elçimiz, Başkonsoloslarımız ve Askeri Ataşemiz seve seve bilgi ve doküman desteği sağlayabilir. Yeter ki, insanlarımızın içinde biraz millionur ve çalışma azmi olsun.
* * *

BİZİ BİZ DEĞİL, YABANCILAR SAVUNUYORSevgili okuyucular,Dikkat ettiyseniz biz toplum olarak kendi milli davalarımızı savunmakta aciz kalırken yabancılar bizleri bizden daha iyi savunuyorlar. Bunların örnekleri var ama sayıları az. Bunlardan biri de Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak “ Türklerin, Müslümanların kayıpları halen araştırılmamış ve görmezden gelinmiştir.
Gecikmeli de olsa bu konuları yeniden ele almalı ve tarihi gerçekler ışığında 'Ermeni Sorunu'nu yeniden değerlendirmeliyiz " diyen Prof. Salt. Biliyorsunuz bu yalancı grubunda Kıbrıslı fanatik Rumlar var.
Bu fanatikler Kıbrıs’ta Rumları katlettiğimizi iddia etmekteler. Fanatiklere bu konuda en güzel cevabı yine Rum kökenli bir Profesör veriyor ve asıl katliamcıların Rumlar olduğunu söylüyor.

Oxford Üniversitesi eski tarih profesörü olan Ronaldos Kaçaunis, Rum Haravgi gazetesine 12 yaşındayken Magosa’da yaşadığı ve Rumların 32 Türk’e nasıl katliam yaptığını anlattı. Yani yaşadığı, gözleriyle gördüğü bir gerçeği adı geçen gazeteye şu şekilde anlattı; " Üç Yunan subayın aracına yapılan saldırının intikamını almak isteyen bir grup Rum, bölgesindeki bankalar ve dükkanlardan Türkleri topladı.
Onları kapalı araçlara doldurup kent dışında bir köyde ateşli silahlarla öldürdü ve topluca mezara gömdü. Bu olayın çok sayıda şahidi vardı. Ama herşeyi bilen Magosa polisi sustu.
O günkü şartlar altında olay örtbas edildi..

Mezarlar da bulunamadı, suçluların kimlikleri belirlenmedi, yargılanmadılar.
Bu katliam tartışılmadı bile...

"Haravgi Gazetesi de bu arada Türklere yapılan bir başka katliamı dile getiriyor ve " 1974’te üç Türk köyünün kadın-çocuk yakılması savaş suçu değil miydi ? Peki biz hangi katliamcıyı yakaladık " diyerek bir özeleştiri yapıyor. Görüyorsunuz çok acıdır ki biz, bize karşı yapılan bu haksız suçlamalar karşısında, üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibi bir uyuşukluk içinde sessiz-tepkisiz kalırken eller bizi savunuyor !..

Biz böyle sessiz, tepkisiz kalınca ve gerçekleri anlatmayınca da bazıları Türkleri, barbar, katil, soykırımcı-katliamcı olarak rahatça suçluyabiliyor. Bunun nedeni-leri nedir biliyor musunuz; son yıllarda sayıları ve cüretleri artan AB-D’ci işbirlikçilerinin ve Ilımlı İslamcıların, Humeynici, Suudici hocaların-imamların insanlarımız üzerinde yaptıkları beyin yıkama faaliyetlerı yanısıra halkımızdaki milli kimlik şuurunu, Atatürk sevgisini yok etmeleri.

..............ADANALI İRFAN’NIN BABASINA SORUSU;“ SENİN GERÇEK ÖNDERİN KİM ? “Bu kötü gidişatı gören bir çok insan var ama seslerini duyuramıyorlar.
Bakınız, Avustralya’da yaşayan kendisini sadece Adanalı İrfan olarak tanıtan duyarlı bir arkadaşımız, bir süre önce Türkiye’de benim de yazı yazdığım bir internet gazetesine ileti göndererek, ‘”Bizim halka ne oldu ki sorunlarına ve geleceğine sorumlulukla ve duyarlılıkla sahip çıkmıyor ? “ diye sorup şunları yazıyor;‘’ Ufak yaşta idik, babamız şunu bize her zaman ; Atatürk’ü hiç unutmayın. Din softalarıyla-istismarcılarıyla zamanı boşa harcamayın.
Bu softalar, cahiller dinimizi bir çıkar ve sömürme meselesi durumuna getirdiler ’ derdi
rahmetlik.
Ona bir gün sordum; “ Baba senin gerçek önderin kim ? “ Babamın cevabı şu oldu;-Benim ve senin tek önderin Atatürk’ tür. O bize Türkiye Cumhuriyeti ile bağımsızlığı armağan etti.

Eğer halkımızın yüzde ellisi bu düşünce ve anlayışta olsaydı Bugün Türkiye Cumhuriyeti aydınlıkta olurdu. Devlet yönetiminden aciz siyasiler, cahil din adamları bizi geriletti halkı aldatarak, sömürerek fakir, yoksul duruma getirdiler, sahtekârlara, hortumculara göz yumdular. Bu da yetmedi bir de bizi IMF’ye kul-köle yaptılar.’’ Adanalı İrfan iletisinin sonuna bir de şu satırları ekliyor; Bizlerin insan olarak bir batılıdan ne farkımız var ?..
Onların köpekleri her gün şampuan ile yıkanırken, benim Atatürk’ümün ülkesinin çocukları okula gidecek kalem, defter bulamıyor. Bizi bugünlere, bu durumlara getirenler utansın!..” Dış ülkede yaşasa da onurlu bir şekilde anavatanının sorunlarını cesurca dile getiren, savunan Adanalı İrfan’ı mümkün olsa da yakından tanısam ve alnından öpsem.

* * *CANBERRA B.ELÇİMİZE GEÇMİŞ OLSUN DİLEĞİMSevgili okuyucular,Üzülerek haber aldığımıza göre, Canberra Büyük Elçimiz sayın Murat Ersavcı, geçenlerde geçirdiği bir ameliyat sırasında tehlikeli bir an yaşamış ve doktorların zamanında müdahalesi ile hepimizi derinden üzecek bir tehlikeyi çok şükür atlatmış. Sayın B. Elçimize Geçmiş olsun dileğimizi iletirken, başarı ile yürüttüğü görevine en kısa zamanda sağlıklı bir şekilde dönmesi için Tanrıya dua edelim.

E.Posta- hulusisenel@yahoo.com
........................................................
SEVDİĞM SÖZCÜK - “ İftira; edileni değil, edeni kirletir “

Monday, February 2, 2009

ERMENISTAN VE TEROR
http://groups.google.com/group/cihan-turk-olsun/web/ermenistan-ve-terr?hl=tr

9-10 asir boyunca Turklerle birlikte rahat ve sukun icinde yasayan ve Osmanli Devleti'nde oldukca zengin bir tabakayi meydana getiren Ermenilerin tutumlari; 1877 - 1878 Osmanli Rus savaslarinda Osmanlilarin yenilmesiyle, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlasmasi ve 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlasmasi imzalaninca degismistir.

Bu anlasmalardan sonra Rusya'nin ve bazi Avrupa devletlerinin kiskirtmasiyla Ermeniler suratle orgutlenerek, bagimsiz bir Ermenistan Devleti kurmaya yonelmislerdir.Rusya, Kafkasya'da caglardan beri devam eden milli politikasi geregi, Turkiye ile Kafkasya'daki Azerbaycan'in arasina uydu gorevini yurutecek bir Ermeni Devleti yerlestirerek, irtibatlarini koparmak istemistir. Bu amacla, Rusya'nin Bolsevik Lideri Lenin, 18 Aralik 1917'de tayin ettigi Kafkasya Komiseri Ermeni asilli Stepan Salimyan'a 30 Aralik 1917 tarihli Kararname ile, o sirada Rus isgali altinda bulunan Dogu ve Guney Kafkasya'da Sovyetler Birligine bagli bir Ermenistan Devleti kurma yetkisini de vermistir.

27 Nisan 1920'de Bolsevik hakimiyetinin tesirinden sonra Guney Kafkasya ve Azerbaycan'da; Gurcistan, Ermenistan, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ile Nahcivan Ozerk Eyaleti ve Karabag ozerk bolgesi kurulmustur. Ermenistan, kagit uzerinde sinirlari cizilen bir devlete boylece sahip olmustur.

Milliyetcilik ve yayilmacilik duygulari iyice kabartilan ve kiskirtilan Ermeniler, Sovyetler Birligi'nin dagilmaya baslamasindan sonra 23 Agustos 1990 tarihinde bagimsizliklarini ilan ederek Buyuk Ermenistan'i kurma hayaliyle komsularina saldirmaya baslamislardir.1915 yilinda; 1. Dunya savasi sirasinda Turkleri arkadan vuran Ermeniler, Tehcir Kanunu ile zorunlu goce tabi tutulmuslardir.

Ermeniler tehcir sirasinda 1.5 milyon Ermeni'nin olduruldugunu iddia etmisler ve bu gunden sonra her yil sozde Ermeni soykirimi adi altinda Turkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunmuslardir.

Buyuk Ermenistan'i kurma hayalindeki Ermeniler, bu bahaneyle Turkiye'den tazminat, soykirimi kabul ve toprak talep etmislerdir. Bu amacla, 1937-1986 yillari arasinda organize teror faaliyetleri ile yurtdisindaki temsilci ve temsilciliklerimiz ile yurticindeki kuruluslarimiza saldirida bulunmuslar ve isteklerinin yerine getirilmesini istemislerdir.

Son yillarda teror faaliyetleriyle isteklerini gerceklestiremeyeceklerini anlayan Ermeniler, 1986'dan sonra siyasi platformda Turkiye'ye baski uygulamayi ve Kurdistan hayaliyle ulkemizi bolmeyi amac edinen PKK teror orgutune her turlu destegi vererek, ulkemizin parcalanmasina yardimci olup bu yolla toprak talebini gerceklestirmeyi hedeflemistir.

Ermenistan'in, ozellikle ulkemiz sinirina yakin yerlesim yerlerinde PKK teror orgutune lojistik ve militan destegi sagladigi, kendi sinirlari icinde de kamp yerleri kurdurdugu, PKK teror orgutunun icerisinde ust seviyede Ermeni asilli subaylarin bulundugu tespit edilmistir.

ERMENI TERORIZMIGurgen (Karekin) Yanikan adli bir yasli Ermeni'nin 27 Ocak 1973'de ABD'nin Santa Barbara kentinde, Los Angeles Baskonsolosumuz Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadir Demir'i katletmesiyle baslayan "Bireysel Ermeni Teroru "nu 1975'den itibaren "Orgutlu Ermeni Teroru " izlemis ve yurtdisindaki gorevlilerimiz, elciliklerimiz ve kuruluslarimiza yonelik Ermeni saldirilari, kisa surede hizli bir tirmanma gostererek yogunluk kazanmistir.21 ulkenin 38 kentinde, degisIk turde 110 saldiri olayi olmustur.

110 saldiridan 39'u silahli, 70'i bombali, biri de isgal seklinde olmustur. Bu saldirilarda 42 diplomat Turk vatandasi ile 4 yabanci hayatini kaybetmis, 15 Turk ve 66 yabanci uyruklu sahis yaralanmistir.Saldirilari yillar itibariyle inceledigimizde; Ermeni terorunde 1979 yilindan itibaren buyuk bir artis gorulmektedir.

Ermeni teror orgutleri aktif olarak devam ettikleri teror eylemlerine 1986 yilindan sonra son verip Ermenilik konusunu uluslararasi platformlara tasimislardir. Ayrica, Guneydogu Anadolu'da faaliyet gosteren PKK teror orgutune lojistik ve militan destegi saglayarak faaliyetlerine devam etmektedirler.
--Ozkan BOSTANCI