Saturday, November 20, 2010

Alman fizikci Albert Einstein’in Ataturk'e Mektubu

Cumhuriyet rejiminin henuz on yasinda oldugu gunlerdeki Turkiye ile 83 yasindaki Cumhuriyet Turkiyesi'nin farki :
Alman fizikci Albert Einstein’in Mektubunda belirlenmistir

Dunyanin gelmis gecmis en buyuk dáhilerinden olan Alman fizikci Albert Einstein, 17 Eylul 1933'te Ankara'ya, basbakanliga gonderdigi ve "Sadik hizmetkáriniz olmaktan seref duyuyorum" sozlerinin yeraldigi mektubunda, Hitler'in iktidara gelmesinden sonra Almanya'da calismalarina imkán kalmayan degisik meslek gruplarindan 40 bilim adami icin,Turkiye'den is talebinde bulunuyor.

Einstein'in ricasi Ataturk tarafindan kabul edilmis ve bu bilim adamlarinin tamami Turkiye'ye gelerek Universite Reformu'nda gorev almislardi.

Almanya'da 1932 sonbaharinda yapilan genel secimleri, Adolf Hitler'in Nasyonal Sosyalist Partisi, yani Naziler kazandi ve Hitler, 1933'un 30 Ocak gunu basbakanliga getirildi.

Naziler'in hedeflerinden biri, Yahudiler'in, oncelikle de Almanya'daki Yahudiler'in koklerinin kazinmasiydi. O tarihten birkac sene once baslamis olan Yahudi karsiti hareketler Naziler'in iktidari elde etmelerinden sonra daha da artti ve cok sayida Yahudi, Almanya'yi terketti. Ayrilma hazirligi yapan Yahudiler arasinda dunyanin onde gelen bilim adamlari da vardi ve Albert Einstein da onlardan biriydi.

Berlin Universitesi' nde hocalik yapan ama kisa bir muddet sonra artik ders veremeyecegini farkeden Einstein, 1933 ilkbaharinda Almanya'dan ayrildi, Fransa'ya gecti ve Paris'teki "College de France"da hocalik etmeye basladi.

Bu sirada, Nazi tehdidi altinda bulunan Museviler'in himayesi maksadiyla "Yahudi Nufusu Koruma Gruplari Birligi" ismini tasiyan ve kisa adi "OSE" olan bir kurum olusturulmustu. Birligin merkezi Paris'te idi ve seref baskanligina da Albert Einstein getirilmisti.

Albert Einstein, 1933'un 17 Eylul'unde Ankara'ya iste bu sifatla, yani "OSE'nin seref baskani" olarak bir mektup gonderdi.

Einstein, "Turkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Baskanligi"na, yani Basbakanliga hitaben son derece nazik bir dille yazdigi mektubunda Almanya'daki bazi kanunlar dolayisiyla cok sayida Alman bilim adaminin mesleklerini icra edemez hále geldiklerini soyluyordu.

Bilim adamlarinin calisabilecekleri bir ulke aradiklarini da anlatan Einstein, 40 kisilik bir uzman listesi hazirladiklarini yaziyor, bu kisilerin hicbir karsilik beklemediklerini anlatiyor ve Turk Hukumeti'nin sozkonusu bilim adamlarini kabul etmesi halinde sadece insani bir faaliyette bulunmus olmakla kalmayacagini, Turkiye'nin bu kabulden buyuk kazanc saglayacagini da ifade ediyordu.Einstein, simdi Basbakanliga bagli olan "Cumhuriyet Arsivi"nde muhafaza edilen 17 Eylul 1933 tarihli mektubunu yazdigi sirada, basbakanlik makaminda İsmet Bey (İnonu) vardi. Belgenin uzerinde yeralan ve İsmet İnonu'nun elyazisiyla olan nottan anlasildigina gore, İnonu, 9 Ekim gunu mektubu "Maarif Vekáleti'ne", yani Milli Egitim Bakanligi'na havale etti. Milli Egitim Bakani, o tarihte Resid Galip Bey idi.Albert Einstein'in mektubunun alt kisminda ve yan tarafinda elyazisiyla uc madde halinde yazilmis bazi notlar bulunuyor.

Resit Galip Bey'e ait bu notlarda gecen "Teklif, mevzuat-i kanuniyemizle ...degildir" , "Bunlari bugunku seráite (sartlara) gore kabule imkán yoktur" seklindeki ifadelerden, teklifin bakanlik tarafindan ilk asamada kabul edilmedigi anlasiliyor.

Ancak, Turkiye'nin bu tarihten hemen sonra 40'tan fazla Alman bilim adamini davet edip universitelerde gorevlendirmesi ve Universite Reformu'nun da bu sirada yapilmasi, Milli Egitim'in karsi ciktigi teklifin kabulunde cok daha yuksek bir makamin, yani bizzat Reisicumhur Mustafa Kemal'in devreye girmesinin etkili oldugunu dusunduruyor.

Bu konudaki bir diger kanit da, Princeton Universitesi' nde 1949 yilinda Einstein ile gorusen İstanbul Teknik Universitesi' nin emekli hocalarindan Prof. Dr. Munir Ulgur'un gectigimiz hafta Cumhuriyet Gazetesi'nin Bilim Teknoloji Dergisi'ne yaptigi aciklama.

Prof.Munir Ulgur, aciklamasinda Einstein'in gorusme sirasinda Ataturk'u kastederek :

"Dunyanin en buyuk liderine sahipsiniz. 1933'teki universite reformunuz sirasinda beni de ulkenize davet etmisti"
dedigini naklediyor.

Bu ifadeler, Alman bilim adamlarinin Turkiye'ye dogrudan dogruya Ataturk'un talimatiyla gelmis olduklarini gostermektedir.

Albert Einstein'in 73 seneden buyana arsivimizde durmasina ragmen kimselerin farketmedigi bu mektubunu bulma serefi, dostum Mesut İlgim'a ait.

Uzun seneler devam eden profesyonel yoneticilik faaliyetinden sonra emeklilik gunlerini arastirmacilikla geciren Mesut Bey, simdi Hitler'den kacarak İstanbul'a gelen profesorlerden olan maliyeci Fritz Neumark'in Turkiye gunlerini anlattigi "Bogazici'ne Siginanlar" isimli eserini Almanca'dan Turkce'ye cevirmekle mesgul.

Mesut İlgim, Einstein'in mektubunu daha once de yayinlanan ama az sayida basilan bu hatiralardan hareketle, genis bir arastirma yapmaya basladigi sirada bulmus. iste, Cumhuriyet rejiminin henuz on yasinda oldugu gunlerdeki Turkiye ile 83 yasindaki Cumhuriyet Turkiyesi'nin arasindaki fark... ilki, Einstein'in dostlari icin is talebinde bulundugu, buyuk gelecek vaadeden genc bir devlet; Digeri ise gundemini sadece kadinlara mahsus parklarin, cuppeli namazlarin yahut kadin eli sikmanin gunah olup olmadiginin tartisilir hále getirildigi bir ulke...

Einstein, Ataturk'un davetini bir Turk bilim adamina aciklamistiALBERT Einstein ile gorusen az sayidaki Turk bilim adamlarindan biri, İstanbul Teknik Universitesi' nin elektrik-elektronik bolumunun emekli hocalarindan olan Prof. Dr. Munir Ulgur idi. Profesor Ulgur, Einstein ile 1949 yilinda, Birlesik Amerika'daki Princeton Universitesi' nde biraraya gelmisti.

Prof. Munir Ulgur, Cumhuriyet Gazetesi'nin Bilim Teknoloji Dergisi'ne gectigimiz gunlerde verdigi mulákatta, Einstein'in 1933 yilindaki Universite Reformu sirasinda Ataturk tarafindan Turkiye'ye davet edildigini soyledigini anlatmisti. Einstein, bundan 57 sene onceki gorusme sirasinda Ulgur'e "Biliyor musunuz, dunyanin en buyuk liderine sahipsiniz" demis ve daveti kabul etmemesinin sebebini de "İmkánlar cok fazla oldugu icin burayi tercih ettim" sozleriyle aciklamisti.

Mektup söyle :'
Ben, sadik hizmetkáriniz Prof. Albert Einstein'"Ekselánslari,'OSE' Dunya Birligi'nin seref baskani olarak, Almanya'dan 40 profesorle doktorun bilimsel ve tibbi calismalarina Turkiye'de devam etmelerine musaade vermeniz icin basvuruda bulunmayiekselanslarindan rica ediyorum.
Sozu edilen kisiler, Almanya'da halen yururlukte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler.
Cogu genis tecrube, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kisiler, yeni bir ulkede yasadiklari takdirde son derece faydali olacaklarini ispat edebilirler.Ekselanslarindan ulkenizde yerlesmeleri ve calismalarina devam etmeleri icin izin vermeniz konusunda basvuruda bulundugumuz tecrube sahibi uzman ve seckin akademisyen olan bu 40 kisi, birligimize yapilan cok sayida basvuru arasindan secilmislerdir.
Bu ilim adamlari, bir yil muddetle, hukumetinizin talimatlari dogrultusunda kurumlarinizin herhangi birinde bir yil boyunca hicbir karsilik beklemeden calismayi arzu etmektedirler.Bu basvuruya destek vermek maksadiyla, hukumetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yuksek seviyede bir insani faaliyette bulunmus olmakla kalmayacagi, bunun ulkenize de ayrica kazanc getirecegi umidimi ifade etme curetini buluyorum.
Ekselanslarinin sadik hizmetkari olmaktan seref duyan,

Prof. Albert Einstein"

********
MuratBardakci / Hurriyet ..

1 comment:

Anonymous said...

Soykırımı yapmak isteyen kendini güçlü sanan ermenilerdi binlerce müslümanı öldürdüler baktılar ki zamanla nüfusları ve yürekleri müslümanlar kadar değilmiş, sonrada kıvırdılar, kıvıra kıvıra adiler dünyaya soykırımı kabul ettiriyorlar , etseler nolur kağıt parçaları düreriz onları ...

Halbuki yunanistan, ermenistan ve diğer çevremizdeki küçük ülkecikler bizimle birlik olup yeni bir dil konuşsalar herşey çok iyi bir medeniyete doğru ilerlerdi, şimdiyse ilk olarak onlar gelişmiş ülkelerin kölesi.