Friday, May 30, 2008

VEFATININ 51. YILDÖNÜMÜNDE KAHRAMAN NENE HATUN’U SAYGI İLE ANIYORUZ

Tarihini-geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez…
Hulusi ŞENEL

Yazımıza Fransız İmparatoru Napolyon’un biz Türkler için söylediği önemli bir sözü aktararak başlamak istiyorum; “ İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır:
Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır.
Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler. "Napolyon’un sözlerini aktardıktan sonra yazımıza, Nene Hatun’un vatan savunmasına nasıl koştuğunu dönelim. 22 Mayıs 1957 de yani 51 yıl once kaybettiğimiz Erzurumlu Nene Hatun, 1877-1878 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında, Erzurum’ daki Azizye Tabyası’nın savunulmasında kahramanca çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadınıdır. 51 yıl önce yakalandığı bir hastalık sonucu 100 yaşında vefat eden Nene Hatun’un kim olduğunu sorsanız bir çok genç hatta orta yaşlı insanlarımız bile bilmez.

“ Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez “ sözü misali bugün çok insanımız geçmişten ve gelecekten habersizdir.Kahraman Gazi Nene Hatun’un kim olduğunu, neler yaptığını biz bilsekte bilmeyenler için tarih sayfalarına yeniden bir göz attık ve aşağıda okuyacağınız bilgileri derleyip özetledik; “
…Nene Hatun, Aziziye savunmasına katılırken 20 yaşlarında genç bir gelin iken, küçük yaştaki oğlunu ve 3 aylık kızını evde bırakarak vatan savunmasına katılmıştır. 1877 yılında 8 Kasım’ı bağlayan gece, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni çeteleri Erzurum'un Aziziye Tabyası'na girmeyi başarıp Tabyayı koruyan Türk askerlerini uykuda yakalayıp kılıçtan geçirdiler.
Bu sırada arkadan gelen Rus askerleri ise hiçbir zorlukla karşılaşmadan Tabyayı ele geçirdiler.
Baskından yaralı olarak kurtulan bir er haberi Erzurumlulara ulaştırdı.
Sabah ezanından hemen sonra "Moskof askeri Aziziye Tabyası'nı ele geçirdi" şeklinde minârelerden Erzurum halkına haber verildi.
Bu haberin ardından Erzurum halkından silahı olan silahını, olmayanlar ise balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladılar.
Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan Nene Hatun da vardı. Ağabeyi Hasan bir gün önce cepheden yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti . Nene Hatun üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, "Seni bana Allah verdi. Ben de seni O’na emânet ediyorum." diyerek vedâlaştıktan sonra bir kaç saat önce ölen ağabeyinin tüfeğini alarak sokağa fırlamıştı.

Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası'na doğru koşuyorlardı. Tabyaya yerleşmiş olan Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Ön sıradakiler o anda şehit oldular. Arkadakiler, geri çekilmek yerine daha bir kararlı ve hızlı olarak ileri atıldılar.
Demir kapılar kırılıp içeri girildi. Göğüs göğüse bir savaş başladı. Mükemmel silâhlarla donanmış Rus ordusu, baltalı-tırpanlı, taşlı-sopalı halk karşısında yarım saat tutunabildi. 2300'e yakın Rus askeri öldürülüp, Tabya geri alınmıştır.Bu mücadeleden sonra Nene Hâtun'un da bulunduğu yaralıların tedâvisine başlandı. Fakat bu sırada Nene Hâtun yaralı olmasına rağmen diğer yaralıların tedavisini yapmak için çalışmıştır.
Nene Hâtun bu özverisiyle tanınıp, saygı ile sevilmiştir.Nene Hatun'un vatan için başlayan mücâdelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam etti. Erzurum'un her karış toprağında cephâne taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Bugün rahmetle andığımız Nene Hatun o günleri özetle şöyle anlatmış:"
Ağabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü.
Sabaha karşı minarelerden 'Moskof Aziziye'ye girdi' diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, 'Seni öldüreni öldüreceğim' diye and içtim. Yavrumu Allah'a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfeğini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye'ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu.”
Nene Hatun’un kahramanlıkları duyarak merak edip ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: "
Ben o zaman vatan savunması için gereken şeyi yaptım. Bugün de gerekirse aynı şeyi yaparım" cevabını vermişti.”
Vatan savunmasında ölümü göze alan Türk kadını sadece Nene Hatun değildi tabii.. Kurtuluş savaşında büyük yararlıklar gösteren Kara Fatma, Ayşe Hanım, Tayyar Rahmiye, Hatice Hatun, Kara Fatma Şimşek, Tarsuslu Kara Fatma, Nazife Kadın,Gördesli Makbule, Asker Saime Hanım ve Kastamonulu Halime Çavuş diye tarihe geçen bu kahraman kadınları-analarımızı-ninelerimizi de unutmamak gerek…… …1857 yılında doğan ve 100 yıl yaşadığı Erzurum'da 22 Mayıs 1957 tarihinde zatürre hastalığından dolayı vefat eden Nene Hatun, kurtuluş mücadelesini verdiği Aziziye Tabyası'na defnedilmiştir.

Yaşamımızı bu gibi kahramanlara borçlu olduğumuzu hiç bir zaman unutmamalıyız.

Bu büyük ve kahraman Türk kadınını-kadınlarını saygı ile anıyor, Tanrıdan rahmet diliyoruz. Hulusi ŞENEL E. Posta- hulusisenel@yahoo.com

No comments: