Tuesday, December 23, 2008

Ben de Bir Özür İstiyorum!

IŞIL ÖZGENTÜRK

Herhalde dünyanın hiçbir yerinde ülke gündemi bu kadar hızlı değişmiyordur. Örneğin bugünlerde tüm dünyanın en önemli gündemi hiç kuşkusuz ekonomik kriz ve durgunluk; bizde ise bu gündem, “özür dilerim” kampanyalarıyla bir anda bitiverdi.

Ne oldu allahaşkına? Sihirli bir değnek mi değdi? Gökten para mı yağdı? Çoğunluğu yüksekeğitim yapmış işsizler ordusunda bir azalma mı oldu? İşsizlerimizi bir çuvala koyup denize mi attık? Yoksa, evet evet.. IMF bütün borcumuzu silip bize hiç karşılıksız para mı verdi?
Gerçekten bu ülkeyi anlamak zor. Bu ülkenin aydınlarını anlamak daha da zor...


Çok yakın bir geçmişte “Boş tencere dolar mı kendi kendine” diyerek yollara düşen pek çok tanıdık, bugünlerde işi gücü bırakıp “Özür dileyeceğim, illa ki, dileyeceğim” diyerek, Ermeni kardeşlerimizi bile hayrette bırakıyorlar.

Bu durumda, seçimlere ve IMF’yle yapılacak yüzkarası anlaşmaya kadar gündemimizi özür kampanyaları belirleyecek. Tabii bu arada Binnaz Toprak’ın yönettiği, Açık Toplum Enstitüsü ve Boğaziçi Üniversitesi desteğiyle yaptırılan araştırmayı görmezlikten gelmek mümkün değil. Daha bir yıl önce Binnaz Toprak başka bir araştırmaya dayanarak şimdi söylediklerinin tam tersini savunuyordu. Ne oldu birden.. araştırmayı yapan ekibin gözleri mi açıldı ya da açılmaya mı zorlandı?..

Hayret ki hayret.. görmesini bilen, duyduğunu unutmayan pek çok aydın, bu araştırma yapılmadan da Binnaz Toprak ekibinin söylediklerini söylüyordu. Ancak AKP’nin muhteşem kadrolaşmasını görmek istemeyen, gene AKP’nin oluşturduğu sadaka kültürüne hiç değinmeyen, Başbakan ya da Cumhurbaşkanı’nın özel uçağına bindikleri için Türkiye’yi yönettiklerini düşünen ve kendilerini “liberal aydınlar” diye niteleyen bir grup bu duruma pek bir şaşırmış görünüyor.
Günaydın..

Türkiye’yi siz değil, AKP yönetiyor ve şimdi onlar bize “ötekiler” diyor. Ben de bir özür kampanyası düzenlemeyi düşünüyorum; liberal aydınlar, “Bu ülke dinci kadroların eline geçiyor” diye dört yıldır yazıp çizenlerden özür dilemeli. Ama biliyorum ki, bu konuda özür dilemek, Ermeni kardeşlerimizden özür dilemek kadar kolay değil. Kaybedecekleri çok şey var!
Hazır özür kampanyalarından söz edilmişken, aklıma gelen bazı özür kampanyalarından söz etmek istiyorum.

Örneğin, Abdullah Öcalan’dan özür dilemeliyiz. Onu öyle tek başına bıraktığımız için. Yunanlılardan özür dilemeliyiz; Kurtuluş Savaşı sırasında öldürdüğümüz Yunan askerleri için; Kıbrıs’a çıkarma yaptığımız için. Amerikalılardan özür dilemeliyiz, Irak savaşında onlara yeteri kadar destek olmadığımız için.. destek verseydik daha az Amerikan askeri ölürdü. Suçumuz çok büyük. Ruslardan özür dilemeliyiz, gördüğümüz her Rus kadınına Nataşa muamelesi yaptığımız ve onlara bu ismi taktığımız için. Aklıma çok değişik özür kampanyaları geliyor ama.. ne yazık ki, onları burada yazmam mümkün değil.

Hani derler ya, işin çivisi çıktı diye.. bizde her şeyin çivisi çıktı. Televizyon kanallarından birinde yemekli bir yarışma programı var, lütfen bir kez izleyin; bu program bize tutulmuş bir ayna gibi. Kimsenin kimseye saygısı yok, kimse kimseyi sevmiyor, herkes inanılmaz ölçüde bencil ve bütün bunlar 10 bin Yeni Türk Lirası için yapılıyor. Yani para o kadar önemli değil; amaç, ötekini örselemek, bir çırpıda yemek . Gerisi yalan.. ya da günün gözde sözüyle “Batsın bu dünya!”
isilozgenturk@gmail.com

No comments: